Kolej, Dershane, Kurs ve Vakıf Üniversitesi Ücretleri Can Yakıyor, Durdurulmalıdır!

Kolej, Dershane, Kurs ve Vakıf Üniversitesi Ücretleri Can Yakıyor, Durdurulmalıdır!

Özel okul ve Vakıf üniversitelerinde geçen yıl yüzde 200’ü aşan oranda zamlı öğrenim ücretlerini ödemek zorunda kalan ebeveynlerin şimdi de 2023 – 2024 eğitim yılı için açıklanan ücretler karşısın....

Özel okul ve Vakıf üniversitelerinde geçen yıl yüzde 200’ü aşan oranda zamlı öğrenim ücretlerini ödemek zorunda kalan ebeveynlerin şimdi de 2023 – 2024 eğitim yılı için açıklanan ücretler karşısında şaşkınlık yaşadıklarını kaydeden DESAM Başkanı Gürkan Avcı, “Öyle ki yüzde 70’den yüzde 150 - 200’e varan oranlarda zam yapanlar var” diye konuştu.
 
Fahiş oranda yapılan zamlar karşısında MEB’in ve YÖK’ün uyarılarının dikkate alınmadığını söyleyen Avcı, “MEB ve YÖK’ten yapılan uyarılara rağmen öğrenim ücretlerine yüksek oranlarda zam yapmaya devam eden özel okul, dershane, kurs ve vakıf üniversiteleri, ödemede zorluk yaşayacağını dile getiren, borcunu erteleme ya da zam oranının düşürülmesini talep eden öğrencilerinin isteklerini de dikkate almıyor. Bu durumda mağdur duruma düşen öğrenciler okulunu bırakmak zorunda kalacak” dedi.
 
Yaşanan yüksek enflasyonun yarattığı ortamı bahane eden kimi özel okul, kolej, dershane, kurs ve vakıf üniversitelerinin öğrenci ve ebeveynlerini mağdur ettiğini, kendisine ulaşan bilgiler dahilinde enflasyonu fırsat bilen kimi eğitim kurumlarının okul ücretlerinde yüzde 100 – 200- 300 oranlarında zamlar yaptığını belirten Gürkan Avcı, “MEB ve YÖK yöneticilerini bu haksızlığa artık son vermeye ve kati yasal önlemler almaya davet ediyorum. Öğrenci ve velilerimize de Tüketici mahkemeleri maharetiyle haklarını aramalarını önemle öneriyorum” dedi.
 
MEB ve YÖK yönetimine seslenen Gürkan Avcı, “Kimi öğrenci ve velilerimiz haklarını mahkeme yoluyla aramak zorunda kalıyor. Mahkeme tarafından verilen karar öğrencilerin sorununa tam olarak çözüm getirmiyor çünkü ciddi bir emek ve zaman kaybı söz konusu oluyor. Mahkeme kararları kesin ve emsal nitelikte olmayabiliyor. Diğer öğrenciler bu karar doğrultusunda kayıt yenileme işlemini yapamayabiliyor.
 
Vakıf üniversiteleri eğitim öğretim yılında öğrenim ücretlerine en fazla temmuz ayı TÜFE oranı üzerinden zam yapabilecekken yaşanan mecvut vahim duruma karşı bir nebze can suyu olan bu mahkeme kararları maalesef öğrencilerimizin öğrenim ücreti sorunlarını kesin ve tam olarak çözmeye yetmeyebiliyor. Çünkü yerel mahkeme tarafından verilen karar, ihtiyati tedbir kararı olup, geçici nitelik taşıyor. Kimi mahkemelerin okulu haklı bulması halinde ise zam oranını sabit tutma ya da yükseltme riski de yaşanabiliyor. Yani yerel mahkeme kararı her ne kadar sorunun gündeme taşınmasını ve sıkıntının boyutunu ortaya koysa da verilen kararlar diğer mahkemeler bakımından bağlayıcı olmayabiliyor. Eğitimin ticarileşmesi tehlikesini bertaraf etmek, öğrencileri müşteri, okulları ticarethane görünümünden kurtarmak için meselenin temeline inilerek MEB ve YÖK’ün ilgili ve yetkili mercilerince her yıl enflasyon, geçim endeksi ve maaş zamları dikkate alınarak belirli bir resmi zam kotası yayınlanmak suretiyle artışlara sınırlama getirmesi gerekmektedir.
 
Bugün yine kiraların fahiş oranda artması karşısında yasal düzenleme ile kira bedellerindeki artışın maksimum yüzde 25 oranda artırılabileceği kararı alınmıştır. Tıpkı bu düzenlemede olduğu gibi MEB ve YÖK veya Ticaret Bakanlığı gibi başka bir ilgili Devlet Kurumu özel okul, dershane, kurs ve vakıf üniversitelerinde kayıt yenileme ücretlerinde yapılabilecek maksimum oran belirlemesi sorunu temelden çözecektir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı acilen böyle bir düzenleme yapılması yönünde talimat vermesini öneriyorum ti aksi takdirde Anayasamızda da ifade edildiği üzere eğitimde fırsat eşitliği okullarda ve eğitim sisteminde tüm öğrencilere eşit öğrenme fırsatları sunulması anlamını bulacak ve taşıyacaktır ki bu minvalde öğrenciler özellikle değişen sosyo-ekonomik düzeylerinden, bağımsız olarak okuma fırsatına sahip olacaktır.
 

Bugün milyonlarca öğrencimiz dershanelere gidiyor, kurslara katılıyor, özel okul ve kolejlerde okuyor, vakıf üniversitelerinde eğitim görüyor. Türkiye Temel haklar olarak telakki edilen eğitim ve eşitlik haklarına dair açık bir ihlal olarak görülen bu sorunlar silsilesi başta MEB ve YÖK olmak üzere ilgili devlet kuruluşlarımızı aktif olarak müdahalede bulunmaya sevk edecektir.
 

Bugün yine MEB Bakan yardımcılıklarına; Ömer Faruk Yelkenci, Kemal Şamlıoğlu, Nazif Yılmaz ve Celile Ökten gibi kıymetli arkadaşların atandığını gördüm. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin böylece çalışma ekibini kurmuş ve yol haritasını önüne koymuş oldu. Hepsine kolaylıklar ve başarılar diliyor ve kutluyorum. Ancak bu saikle de özel okullarda, dershane ve kurslarda, vakıf üniversitelerinin ücretlerinde yaşanan bu keyfiliğe ve disiplinsizliklere son verecek adımları da biran önce atmaya bu vesileyle de davet ediyorum.
 

Türkiye Yüzyılının başat aktörü olmak durumunda olan MEB ve YÖK kurumunun yöneticilerine tavsiyem; en başta eğitim sistemini tüm basamaklarıyla tamamen parasız, adil ve eşitlikçi fırsatlar sunan demokratik, bilimsel, nitelikli ve kati surette özgün/milli bir forma kavuşturmak için dur durak bilmeden çalışmalarıdır.

 

Türkiye’de bugün sermaye, bürokrasi ve siyasetin elitlerinin çocukları hariç kahir halkın çocukları kalitesiz, ruhsuz, baştan savma ve verimsiz bir eğitime mahkûm durumdadır. Türkiye paran kadar oku ve paran kadar eğitim mottosuna doğru ilerletilmektedir. Bu yüzden Türkiye’nin artan eğitim sorunlarına tez elden çare üretmek gerekiyor. Türkiye’nin eğitim sisteminin başarısı ve kalitesi dünya çapında çıkaracağı bilim adamı, inventör, sanatçı, girişimci, yazar, şair, teknokrat, sporcu, müzisyenlerin sayısı ve niteliği ile ve yine Türkiye’nin alacağı patent sayısı, yaptığı buluşlar ve gelen beyin göçüyle ölçülecektir ki benim ölçümlemem böyle olacaktır. Bu itibarla MEB ve YÖK yöneticileri bu perspektif ve hedef doğrultusunda proaktif bir şuurla çalışmaya davet ediyor ve kendilerine bir kez daha başarılar diliyorum.