KAÇ YAŞINDASIN?

KAÇ YAŞINDASIN?

Yaşımı sorma bana, daha hiç yaşamadım ki…

Yaşımı sorma bana, daha hiç yaşamadım ki…Yaşanmayan yıllar da hesaba dahil mi acaba? Zaman yok, ay yok, yıl yok benim yaşantımda. Sadece yaşanmış mutlu günler, kıvrana kıvrana geçen gecelerim var yaşantımda. Yaşımı sorma..
Bir gün bektaşi bir köye giderken mezarlığa uğrar. Mezar taşlarında 35 gün yaşadı, 55 gün yaşadı, 70 gün yaşadı, 86 gün yaşadı yazılarını okuyunca bu köyün insanları ne kadar az yaşamış diye düşünür. Köye vardığında da köyün bilgesine sorar.
“Gelirken mezara uğradım. Mezar taşlarında insanların çok az yaşadığı yazıyor,” der.
Bilge: “Bizim bir geleneğimiz vardır. Doğan çocuğun beline bir torba bağlanır. O kişi mutlu olduğu her gün için torbaya bir küçük taş atar. Ölünce de torbadaki taşları sayar, mezar taşına yazarız,” deyince Bektaşi: “Ben ölürsem hiç yaşamadı yazın o zaman,” der.
Yaşanmayan yıllar hesaba dahi mi acaba? Yaş oldu yetkiş beş, gönül yirmi beş. Biri durul diyor, diğeri durma koş. Olmuyor birbiriyle bir türlü yoldaş. İç çelişkilerim içimde olurken kördüğüm, yaşımı sorma be arkadaş.
Yaşanmayan yıllarda zaman dediğin nedir ki. Ne uzanabildik kaygısız sevgilinin koynuna, ne de söyleyebildik içimizdeki coşkuyu. Yasaklı yıllarda yaşadık hep. Orhan Veli’nin dediği gibi: “O yasak, bu yasak, bari hiç yaşamasak,” dercesine geçti ömür.
Kendisi için yaşayan kaç insan vardır ki Anadolu’da? Hiç sıra gemez ki… Hiç düşündün mü türküler neden ağıt gibi. Sanki bir yanar dağ var da içinde türküler onun lavları. Ne sevmeyi öğrendim ne de sevilmeyi, ne de malla mülkle övünmeyi…
Yaşımı sorma bana, yüreğime yakıyor yara.. Yaşanmamış yılların son baharında. Sen de anlayamazsan beni, “Üstü kalsın” deyip çekip giderim sonsuzluğa. Sevgisiz yaşamanın ne anlamı var ki?