Alo Makinası Da Kim Oluyor

Artık o olmadan yaşayamıyordum. Hayatımıza gireli çok kısa bir zaman olmuştu. Ona rağmen herkesin elindeydi. Kağıt üzerinde müthiş yanları vardı. Her gün bir üst modeli çıkıyor, insanlar heves ed....
Artık o olmadan yaşayamıyordum. Hayatımıza gireli çok kısa bir zaman olmuştu. Ona rağmen herkesin elindeydi. Kağıt üzerinde müthiş yanları vardı. Her gün bir üst modeli çıkıyor, insanlar heves ediyor, ödeme konusunda zorluk yaşıyor ama alıyordu. Bu borcun altına girmemek için savaşıyorum.
Kız kardeşim karne hediyesi olarak en üst modelini istiyor. Bense bana yeteceğine inanıyorum. Annem en üst modelin bir altına geçen sene yükselmişti. Babam annemin de altında kalmıştı. Mahallede millet herkesin üst olanını alıyordu. Ben genel klasmanda bir hayli altta kalmıştım. Teknoloji ise durmuyordu. Sürekli özellik ekliyorlar. Millet birbirine hava yapmak istiyordu.
İki oyun oynayacak kadar hafızam vardı. O da bana yetiyordu. Derslerin ağırlığı altında kalıyorum. Deprem kadar etkili olduğuna inanıyorum. Bu pahalılık arasında babam kumara başlıyor. Daha yüksek modele ulaşmak çok zor olmamalı. Her gün kahveden bekliyorlar. Uyanık adam Tek Göz Recai tezgahını kurmuş enayi avlıyor. Ulan adam keriz mi, sıfır jelatin telefonu sana verir mi? Babam ise kendini kaptırmış " Biz tavla ustasıyız, zarlar beni sever." Diyerek sallıyor. Ne hikmetse sürekli kaybediyor. Oyun karşılığı olarak yatak odası takımı, eski buzdolabı ve bir şifonyer kaybediyor. " Beni de koy olur mu!" Diyor annem. Babamın içinden- beş para etmezsin- dediğini biliyorum.
Bir telefon ile annemi takas edebilir miydim?
Tabi ki annem benim nazarımda çok değerliydi. Alo makinası da kim oluyor?
Evlenme yaşım da ufaktan geliyordu. En son duyduğum düğünde geline cep telefonları takılmıştı. Köşeyi dönen çift kendi telefoncu dükkanlarını açıyorlardı. Benim düğün yapma ihtimalim de ortadan kalkıyordu. Babam" Düşük modele tav olabilecek kızlar bul." Diyordu. Davul bile dengi dengine.
Ortada kız yokken kaçırma planları kuruyorum. " Eğer kızınızı tekrar görmek istiyorsanız eski model cep telefonunu kabul edin, olsun bitsin." Gören de beni azılı bir suçlu sanır. Ben sevda suçu işledim hakim bey, bu da mı gol değil!"
Mahallede sokakta oyun oynayan çocukla da kalmamıştı. Her çocuğun elinde tablet vardı. Yine Karşılıklı oynuyorlardı ama sanal olarak. Canlı bağlantı yapıyorlardı. Şarj bittiğinde nefes alamıyor, yaşam da bitiyordu. Teknoloji genç nesli hepten esir almıştı. Bense inadına eskiye devam ediyordum. Sırf bu nedenden sınıfta dışlanıyorum. Eski günlerimi düşünüyorum. Numaraları elimle çevirdiğim günler aklıma geliyor. Rahmetli ninemi az mı aramıştım!
Yataktan kalkıyor, salona geçiyorum. Bizimkiler pür dikkat canlı yayında cep telefonu çekilişini izliyorlar. Bir yandan da hatim indiriyorlar. "Allah'ım ne olur bana çıksın!" Diyordu dedem. Yaş gelmiş doksana hala yaşamaya istekli. " Dede ne yapacaksın gıcır telefonu, alo de yeter!" Diyorum. " Kız arkadaşımla görüntülü konuşacağım." Diyor. Daha benim flörtüm yokken dedeme ne oluyor?
Kendimi evden dışarıya atıyorum. O an elimdeki telefonu denize atıyorum. Bir an olsun tereddüt etmeden. Yanıma doğru çok güzel bir kız yaklaşıyor. " Numaranı bana söyleyebilir misin?" Diyor. Tam söylerken denize doğru süzülen telefonum aklıma geliyor. Suya atlayarak boğulmak üzere olan telefonumu çıkarıyorum. Üzerine suni teneffüs yaparak kalp masajı yapıyorum. Şaşkın şekilde beni izleyen kız yanımdan uzaklaşıyor. Bende sadece elimde boğulmuş telefonumla kalıyorum.
"Bu da mı gol değil Sadri ağabey?”
0 Yorum