Siyasi devrim-Sosyal devrim-Sürekli devrim: Cumhuriyet

"Cumhuriyet, ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli aralıklarla "hür ve serbest seçimlerle" seçtiği milletvekillerine kullandırdığı yönetim biçimi" olarak tanımlanıyor. Herkesin yönetime eşit katılması ve eşit oy hakkına sahip olmasına ise "demokrasi" diyoruz
...
Mustafa Kemal ve arkadaşları, 29 Ekim 1923 yılında ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti'nden bir yıl önce saltanatı ve kurulduktan kısa süre sonra hilafeti kaldırarak Ülkede "Siyasi Devrim" sürecini tamamladı.
Bu sürecin, 1918 yılında darmadağın olmuş bir imparatorluk bakiyesi üzerine, motivasyonunu ve umudunu kaybetmiş bir halk ile birlikte gerçekleştirilmiş olması karizmatik önderliğin tartışmasız ve kesin başarısıdır.
....
Kendisi başlı başına bir "Devrim" olan genç Cumhuriyet'i, sermaye ve yetişmiş insan gücü yokluğunda ayakta tutmak, umudunu yitirmiş neredeyse tamamı cahil bir topluluğu "gelecek güzel günlere inandırmak" yaşamını cephelerde geçirmiş, 42 yaşında bir dahi için bile çok kolay olmadı. Ağır ve yorucu bir gayret ile başarılan cumhuriyet, ard arda gelen devrimler ile, Siyasi aşamadan çok kısa süre içerisinde " Sosyal Devrim "aşamasına yükseltildi.
Kılık kıyafetinden yazısına; Tarımından sanayisine kadar herşeyi, 15 yıllık süre içerisinde dönüştürmek olağanüstü bir başarı öyküsüydü aslında.
...
1938 yılının bir sonbahar sabahında, devrimin mimarı kendi elinde olmadan görevi yarım kalarak bu dünyadan göçüp gitti. Yaklaşan ikinci dünya savaşı, halkın içinde var olan muhafazakar akımların gizlendikleri yerden yavaş yavaş çıkmaları, devrimin sonraki aşamasını önce yavaşlattı, sonra kesintiye uğrattı. Kısaca, devrimin üçüncü ve en son aşaması; "sürekli devrim" ne yazık ki tam anlamıyla başarılamadı.
...
Çektiğimiz tüm sıkıntıların nedeni budur. Cumhuriyetin kuruluşunun 97. yılında bu perspektiften bakarsak, kazanımlarını ve kaybettiklerimizi daha iyi anlamış oluruz 
...
Herşeye rağmen " Yaşasın Cumhuriyet"

KORAY ÇETİN ÖNALAN  /  OLAY AYDIN