Her şey başladığı yerde biter derler ya biz de başladığımız yerlere dönüyoruz gün be gün. Uyku tutmaz gecelerde çocukluğumun geçtiği Karapınar köyünde dolaşıp duruyorum. Manileri sayıklıyorum bir bir… Kedi yavrusu gibi kucağına büzüldüğüm nineleri, sıcacık ellerini anımsıyorum.
İlk edebiyatın masallarla, manilerle, bilmece, bulmacalarla başladığı söylenir. Her şeyin ilki çok önemlidir yaşantımızda. Aradan yıllar geçmesine karşın yüreğimizin derinliklerinde mühürlenip kalan çocukluk aşkımızı anımsarız. Bugünküler gibi ekmek arası bir sevda değildir çocukluk aşkı.
Dayımın anlattığı sevda yüklü maniler geliyor usuma. Gülüzar teyzemi sevmiş ama düğünü olmuyor. Onların incir bahçesi kıyısından bağıra bağıra mani söylermiş…
“Köprüden geçerken ayağım kaydı
İpekli mendilimi dalgalar aldı.
Ellerin evlenmsine bir gün kaldı.
Bizim evlenmemiz mahşere mi kaldı.
Teyzem duyar üzülürmüş ama ayıplarlar diye bir şey diyemezmiş. Aslında bastırılmış duygularla yüklüdür bedenimiz. Yörüklerde o denli çok değil yasaklar ama yerleşik düzende hep yasaklar vardır. Orhan Veli’nin, “O yasak, bu yasak, bari hiç yaşamasak” dediği gibi yasaklı bir toplumda büyüdük bu güne değin.
Sanatçılar aşklarıyla yaşar derler ya Ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yasaklara başkaldırı şiiri belki de Ege’de efelerin düşlerin dışa vuruştur.
“Aşk, bir eşkıyanın hayata itirazıdır.
Susarsa çatışma,
Konuşursa savaş,
Yazarsa destan,
Severse devrim olur.
Tut ki ben bir eşkıyayım”
Eşkıya yataklarıyla dolu Karıncalı dağ. Kızuçan şelalesi yanında Çakıcı efenin koltuğu vardı kayaya oyulmuş. Kurt bunalınca köye iner, kul bunalınca dağa çıkar derler ya Karıncalı dağ binlerce efeye sığınak olmuş.
Dayımın bazen söylediği bir maniyi de pek anlam veremezdim. “Mendlilin ipeklisi, Tarlanın tezeklisi, Dokuz kızdan iyidir, Gelinin göbeklisi.” O zamanlar göbekliler mi modaydı diye hep düşünmüşümdür.
Bahçe duvarı komşumuz Fatma Ninem vardı. Herkes ona Makineci Fatma, ya da Ebe Nine derdi. On parmağı on marifet bir yara sarıcısıydı. Kocası Çanakkale’de, tek oğlu da Kurtuluş Savaşı’nda kalmış. Dert yumağı bir insan. Dertlerini işine vermiş. Elle çevrilen dikiş makinası olduğu için Makinacı Fatma. Köyün tüm doğumlarını koştuğu için de Ebe nine denirdi…
Beni ölen oğlunu yerine koyduğu için çok sever, evinde sıkılınca da bizim eve oturmaya gelirdi. Köpeği de yanından hiç ayrılmaz, onula konuşurdu. Konuşmaları hep mani ile olurdu. Biraz oturunca köpeğine, “Olan akşam, yollar tavşan, kalk gidelim gül ayşem,” der köpeği ayaklanır giderlerdi.
Fatma ninem çok mani bilirdi. Hava yağmurluysa, “Hava bugün kar havası, Kaba döşek yâr havası,” derdi. Bazen de eşini kızar, “ Hava yağmurlu kar havası, Ocakta kaynar tarhana çorbası, Ne vardi ölecek kör olası,” der kızardı.
Benim şiir yadığımı görünce de, “Bugün hava çok bulutlu, Rüzgar daha serin esecek, Bütün insanlar mutlu, Şairler üzgün gezecek,” derdi. Ablam yeni bir şey giydiyse, ona: “Al yakışırken, El bakışırken, Giy kızım giy,” Tarhana aşı kaşılan, her şey yakışıylan,” derdi.
Niğde’de öğretmenlik yapan Sultanhisarlı Alev kızımız telefonla geçen gün aradı. “Öğretmenim, Ege yöresi ile ilgili derlemeler yapıyorum. Sizden başka Ege’yi yazan da yok dediler. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz? Ya da bunları içeren bir kitabınız var mı?
“Ege ile ilgili 15 kitabım yayınlandı. 12 tane de yayınlanacak dosyam var ama sadece mani ve deyişleri bir arada yazdığım bir kitabım yok. Gelenek görenek ve deyişleri öykülerin ve diğer kitapların içine serpiştirdim,” dedim. “Tatilde yanınıza geleceğim, “ diyerek vedalaştık.
Kapı komşumuz Şadiye abla vardı. Kocası çalışmak için İzmir’e gitmiş ama ne geldiği var ne de göründüğü. Annem, “Geçen gün gelin bir mani mırıldanıyordu, dedi.
‘’İplik eğirmişim kime dokutam./ Ağam deli isen üsten okutam. / Bir okka yağ almadan gittin ./ Eller yemek pişirir, öldüm korkudan.’’ Yürek sızlatan ağıtlarla, manilerle, türkülerle dolu Anadolu.
“Bulut giderse Birgi’ye, Al başına bürgüye, Bulut giderse Aydın’a, Git işine kaydına,” derdi Fatma ninem… Hava aydınlanmaya başladı. Sabah yürüyüşümü tamalayıp roman kahramanlarımla buluşup yazmaya başlayacağım. İyi günler anı yoldaşlarım.